11 Şubat 2011 Cuma

nusrat mayın gemisi yeniden hayat buldu

Nusret Mayın'ın birebir kopyası yapıldı

11.02.2011 18:03

Çanakkale Savaşı'nda üstlendiği hayati rol ile Türk Ulusu ve Dünya savaş tarihi üzerinde de önemli izler bırakan Nusert Mayın Gemisi'nin Gölcük Tersanesi Komutanlığı tarafından aslına uygun olarak müze gemi şeklinde birebir kopyası yeniden inşa edildi. Müze gemi için anlamlı bir tören düzenlendi. Gölcük Deniz Üs'ünde Deniz Kuvvetleri Komutarı Oramiral Uğur Yiğit ile eski kotumanların da katılımıyla Çanakkale Boğazı'nda Türk Bayrağı Komutan Flandrası toka edildi. Oramiral Yiğit törende yaptığı konuşmada, her milletin kaderini belirleyen olaylar olduğunu söyleyerek "Çanakkale Türk ulusu için sadece savaş yada bir bölgeyi ifade etmez. Türkler için Çanakkale bir diriliş bir haykırış demektir" dedi.

ESKİ KOMUTANLAR DA ORADAYDI

Donanma Komutanlığı'nın Gölcük'teki Poyraz Rıhtımı'nda gerçekleştirilen Nusret Mayın Gemisi'ne Türk Bayrağı Komutan Flandrası Toka Etme Töreni'ne, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Uğur Yiğit, Donanma Komutanı Oramiral Murat Bilgel, 14. Deniz Kuvvetler Komutanı emekli Oramiral İrfan Tınaz, 17. Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Salim Dervişoğlu, 19. Deniz Kuvvetler Komutanı emekli Oramiral Bülent Alpkaya, 21. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Alpkaya, 21. Deniz Kuvvetler Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu, 22. Deniz Kuvvetler Komutanı emekli oramiral Metin Ataç ile Nusret Mayın gemisinde emeği geçen sivil çalışanlar, Gölcük Tersanesi Komutanları ile diğer askeri personel hazır bulundu.

"ÇANAKKALE TÜRKLER İÇİN DİRİLİŞ VE HAYKIRIŞTIR"

Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Uğur Yiğit konuşmasında, Nusret Mayın Gemisinin aslına uygun bir biçimde inşa edildiğini belirterek şunları söyledi:

"18 Mart Deniz Zaferi sadece Türk Harp tarihinin değil Dünya tarihinin de en önemli sahnelerinden biridir. Onbinlerce insanın can verdiği, sakat kaldığı bu topraklarda bugün bir milletin bağımsızlık öyküsünü dile getiren bir anıt yükseliyor. Bu anıt Mehmetçiğin Dünya'ya örnek olan yiğitliği kadar Türk milletinin işgalci güçlere karşı kahramanca direnişinin de öyküsünü temsil ediyor. Her milletin kaderini belirleyen olaylar vardır. Kurtuuş şavasımızın ve zafer ruhunun yeşerdiği Çanakkale Türk Ulusu için sadece savaş ya da bir bölgeyi ifade etmez. Türkler için Çanakkale bir diriliş ve haykırıştır. Türk milleti için Çanakkale, döneminin en üstün teknolojisine sahip ağır silahlar ve sınırsız mühimmatla donatılmış Dünyanın en güçlü armadasına karşı meydan okumak demektir."
Deniz KuvvetlerKomutanı Oramiral Uğur Yiğit'in konuşmasının ardından geminin geleneksel devir teslimi yapıldı. Ardından Nusret Mayın Gemisi Komutanı Kıdemli Yüzbaşı Burak Şimşek ve personel yerini aldıktan sonra Türk bayrağı ve komutan flantrası toka edildi.

ASLINA UYGUN İNŞA EDİLDİ

Tersanesi Komutanlığı tarafından 9 Ekim 209 tarihinde aslına uygun olarak inşa edilmeye başlanan TCG Nusret, müze gemi olarak dizayn edildi. TCG 18 Mart 2011 tarihinde, destan yazarak abideleştiği Çanakkale Boğazı sularında ikinci tarihi görevine başlayacak. Tam boyu 38.791 metre olan geminin genişliği 6. 367 metre, sürati 12 knot olan Nusret daha sonra Çanakkale'ye gönderilecek.

Ergün AYAZ- ORHAN UZUN- GÖLCÜK- Kocaeli- DHA

9 Şubat 2011 Çarşamba

Beşiktaş'ı Yedirmeyeceğiz

(ekşi sözlük'ten)

Beşiktaş’ı Yedirmeyeceğiz

14:16 | purplepurple | 8 ŞUB 

Madalyonun asıl yüzü var bir de.

Ondan önce madalyonun diğer yüzünü yine hatırlayalım; Serdal Bey’in açıklamaları üzücüydü, yönetimimiz bu sınavdan da başarısızlıkla ayrıldı. Kaptanımızın Karabük maçında yaptıklarından utandık hatta. Bunları görmek, eleştirmek Beşiktaşlı olarak boynumuzun borcu. Ama sormak geliyor insanın içinden, orada havalar nasıl Levent Kızıl?

Türkiye’de görece zayıf takımların, görece kuvvetli takımlar karşısından bu denli başarılı olması sevindirici. Bunun nedenlerinin aşikar olan kısmı var; maç başına verilen galibiyet-beraberlik primleri.. Bu primlerin derhal futbolculara prim olarak dağıtılması, yayın gelirlerinin yükselmesi ve tüm takımlara yine görece adaletli biçimde dağıtılması. Takdir edilmesi gereken ve sonuç veren uygulamalar.

Ve ısrarla görülmeyen, görmeye çalıştığınız zaman da ‘mızmız’lıkla suçlanmanıza neden olan; ‘Türkiye’de çoğu takımın uyguladığı, topu ayağında tutan, tutmaya çalışan takımları yıldırma politikası. Ne kadar göz önünde olmayan bir şampiyonluk adayıysanız, o kadar şanslısınız; çünkü rakibiniz normal oyununu oynuyor size karşı. Çünkü 90 dakika boyunca tekme atmak, çekip indirmek, dirsek atmak.. Bunlar da yorucu işler. Her hafta yapmaya kalkarsanız 10. haftaya gelindiğinde dermanınız kalmaz. Siz de maç seçersiniz. Sonra da şampiyonunuz gider, Arnavutluk şampiyonundan daha kötü bir görüntü çizer Şampiyonlar Ligi’nde. Orda rakipler tekme atmaz, ama üzgünüm, siz de atamazsınız. Gerçek güçler çarpışır, o gün hakemin yönlendirmesi işlemez. O sahnede hakem hataları anlık hatalardır. Golü görmez, ofsaytı kaçırır, hatalı penaltı verir. Ama tüm maçın içine sinen bir sertlik müsamahası da yoktur, sertlikten yılıp oyundan düşen takımlar da. Sert oynadığı için hakem tarafından oyundan düşürülen takımlar vardır.
Oralarda sinirlenip hakeme ‘kart nerde!’ diye bağırıp hakemin gözünün içine hayali kartınızı sokabilirsiniz. Ama Sneijder’in bileğine basamazsınız.

Yazının  peşrevini geçelim de sadede gelelim.

Ekşi Sözlük’ten ‘macimus decimus meridius‘un Beşiktaş başlığında bir entrisinde ufak bir istatistik var. Koltuklarınıza yaslanın ve sene boyunca aklınızdan çıkmayacak bu verileri okuyun:
‘Beşiktaş Türkiye’de (ZTK dahil) 26 karşılaşmaya çıkmış. Bu maçlarda Beşiktaş’a karşı görmek istemeyen gözlerin dahi gördüğü şekilde sertliğe başvuran takımlar toplam 2 kez kırmızı kart görmüş. iki. Beşiktaş ise bu dönemde toplam 3 kırmızı kart görmüş.
‘Beşiktaş uefa ligi gruplarında 8 maça çıkmış. ve Beşiktaş bu maçlarda 1 kırmızı kart görürken, rakipleri toplam 5 kez kırmızıyla cezalandırılmış. beş.

Türk hakemlerinin yönettiği maçta yaptığınız sertliğe karşılık kırmızı kart görme ihtimaliniz 2/26; %7.7
avrupa’da hakemlerin yönettiği maçlardaysa sertliğinizin karşılığında ortaya çıkan durum: 5/8; %62.5”

Verilmeyen penaltılara değil, verilmeyen gollere değil, işte bunadır bizim isyanımız. Eğer size çalımı basıp giden Simao’nun topu düşünmeden bileğine tekmeyi vuruyorsanız, bunun karşılığı en az sarı karttır. Cezası sarı karttır ki aynı adam aynı tekmeyi atamayacağını bilsin ve Simao futbolunu oynasın, bu arkadaşımız da futbolunu oynasın. Daha iyiyse alsın o topu Simao’dan.

Başka bir istatistik. Beşiktaş, Eskişehir deplasmanında. Guti arkadaN yediği tekmeden sonra sinirlenip rakibine fevri bir harekette bulunuyor. Haklı olarak sarı kart görüyor. Rakibi ise attığı tekmeden cezasız sıyırıyor. Aradan 9 dakika geçiyor, Guti yine arkadan bir darbe alıyor. Ve çaresiz bir yüz ifadesiyle ‘sarı kart’ istiyor hakemden. Guti eyvah demeye kalmadan oyundan atılıyor.

Ve yine koltuklarınıza yaslanın, bu 9 dakika içinde Guti sadece ”hakemin gördüğü’ tam10 (on) faule maruz kalıyor. ve Eskişehir’in bu fauller karşılığında gördüğü kart sayısı 0 (sıfır)..
Bitmedi, o maçtan sonra, resmen dayak yiyen ve üstüne cezalandırılan Guti, Noel’e ülkesine gitmek için bilerek kendini attırmakla suçlanacak.

Arkadaşlar, Beşiktaş sezonun ilk yarısı boyunca 22 oyuncusunu sakat veriyor. Biz yine tüm saflığımızla kondüsyoneri suçluyoruz. Beşiktaşlı’yız ya, olayın diğer yüzünü görmeli ve kendimizi eleştirmeliyiz. Bunların yarısından fazlasının darbeye bağlı sakatlıklar olduğunu görmezden geliyoruz. Aman yaygara yapmayalım, onlar gibi oluruz. Beşiktaş’ız biz, dayak da yeriz. Rakibin stadının ‘otoparkında’ futbolcumuz dayak yer mesela. Rakibimiz başkanı bizimle olan maçından önce MHK Başkanı’nı aradığını ve onu tehdit ettiğini itiraf eder. O edebilir, aman biz yapmayalım da öyle şeyler.. Rakibimizn başkanı hakem soyunma odasına girer, olur böyle şeyler. Aman biz beşiktaş’ız, onları da yeneceğiz.

Havalar nasıl Levent Kızıl oralarda? Memnun musun gidişattan?

Hatırlıyor musunuz, Levent Kızıl’ın, Bursaspor Başkanı iken Fenerbahçe’nin 100. yıl kutlamalarında ağzından kaçanları? Aziz Başkanı’na söylemişti, ben bizzat kulaklarımla duydum tv’de. Şimdi istesek ulaşabilir miyiz o görüntülere? ‘Beşiktaş’ı bitireceğim‘ demişti hani. Oldu mu levent kızıl, operasyon nasıl gidiyor? Hakikaten Levent Abi.. Neden Beşiktaş Çarşamba günü kupa maçının peşinden Cumartesi öğlen maç yaptı da, kupa maçı olmayan takımlar Pazar ve Cumartesi akşamı oynadı? Neden abi, Beşiktaş Perşembe günü Uefa maçı varken, Pazar günü maç yapıyor? Uefa maçı olmayan takımlar Cuma-Cumartesi oynarken? 1 haftada ne değişti, Beşiktaş Pazar 7 takımı oldu. Marka değeri mi arttı?

Evet Beşiktaş sahada dayak yiyecek. Saha dışında ezilecek. Hiç bir karşılığı olmayacak yapılanların. Medya üzerine yürüyecek. Bakın, Guti-Simao-Quaresma gibi bir üçlü kurduğu için adeta dalga geçilecek. Biz ne yapacağız?

Kuyruğumuzu kıstıracağız, çünkü bize öğretilen bu. Hayır böyle yapmayacağız bu sefer. Saha dışında mı ‘istenmeyen olaylara’ imza atacağız Serdal Bey’in dediği gibi. Hayır, işimiz olmaz. Yönetimimiz soyunma odası mı basacak? Ne hadlerine. Bilakis, gerekirse o odanın önünden geçip giderken selam dahi vermeyecek. Peki biz? Biz dönen tüm bu rezilliklere baka baka, orda Fernandes’in ne işi var, Hilbert nasıl kesik yer.. muhabbetlerini gerekirse bir kenara bırakacağız. Bu takımın adil şartlarda dövüştüğünü görene kadar bu suç ne Schuster’in, ne Demirören’in ne de sevgili Ekrem Dağ’ın suçudur. Biz her daim, Schuster’in, Guti’nin, Ekrem’in yanında yer alacağız. Bize düşen budur.

Adamlar sert oynuyor o yüzden bu kadar hücum düşünen bir kadroyla çıkamayız demeyeceğiz. Gücümüzün yettiği kadar niyeti Beşiktaş formasıyla güzel işler yapmak olan bu adamların arkasında duracağız. Sahada kıllarınıa dokunulduğu an tezahüratı bırakıp, hakemin de kasabın da tepesine bineceğiz. Gücüne güç başka türlü katamayız bu adamların. Ya bunu yapacağız, ya da sonsuza dek susup oturmak zorunda kalacağız.

Siz başlayabilirsiniz taktiksel sıkıntılardan dolayı hocaya tefe koymaya veya Simao’nun varlığından da rahatsız olmaya başlayabilirsiniz 1 ay sonra. Ben o oyunda yokum. Ben Beşiktaş’ı bitireceğim diyen adam orda olduğu müddetçe Beşiktaş’ın yanındayım. Gücüne güç katmak için seçtiğim yol, bu yol. Siz de bir yol seçin.

Ben, biz, Schuster’i yedirmeyeceğiz. Toschack’ı yediler, Tigana’yı yediler, Del Bosque’yi yediler. Hayır, Schuster’i yedirmiyoruz. Çaresizce mi geliyor kulağa? Aylar önce söylemiştim yedirmeyeceğimizi, şimdi daha gür söylüyorum, bundan sonraki İnönü maçlarında daha iyi dinleyin o çaresizliği.