3 Ekim 2009 Cumartesi
HAYATI ISKALAMA LÜKSÜN YOK SENİN
Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına
inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat
olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve
yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme
yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya
hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı
neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile
karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin.
Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her
zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi
halin cezanda indirim sağlamaz.
Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu
yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen
karşılığında mutlaka başka bir iddiayla
karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması
gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın,
güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın.
"Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur
aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine
engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik
yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak
için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için?
Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o
lüksü sonuna kadar yaşasın.
Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak"
yaşamayı Öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani,
yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu
hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... Epeydir
eline almadığın kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken
de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin
sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif
verecek sana.Yine içeceksin rakını balığın yanında.
Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de
cabası....
Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun
asolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip
de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın
sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter
ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda
duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o
zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler
değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...
NAZIM HİKMET
3 Ağustos 2009 Pazartesi
SENİ SEVDİĞİMİ BİR GÜN ANLARSIN
SENİ SEVDİĞİMİ BİR GÜN ANLARSIN
Uykuların kaçar geceleri
Bir türlü sabah olmayı bilmez
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın
Onun unutamadığın hayali
Sigaradan derin bir nefes çekmişcesine dolar içine
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın aslında herşeyin boş olduğunu
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin
Gün gelirde sesini bir kerecik duymak için
Vurursun başını soğuk taş duvarlara
Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın
Duyarsın
Ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin
Niçin yaratıldığını
Bu igrenç dünyaya neden geldiğini
Uzun uzun seyredersinde aynalarda güzelliğini
Boşuna geçip giden yıllarına yanarsın
Dolar gözlerin için burkulur
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın sevilen dudakların
Sevilen gözlerin erişilmezliğini
O hiç beklenmeyen saat geldi mi
Düşer saçların önüne ama bembeyaz
Uzanır gökyüzüne ellerin
Ama çaresiz, ama yorgun, ama bitkin
Bir zaman geçmiş günlerin uykusuna dalarsın
Sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acı
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın hayal kurmayı
Beklemeyi
Ümit etmeyi
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi
Lanet edersin yaşadığına
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın
O zaman bir çiçek büyür kabrimde kendiliğinden
SENİ SEVDİĞİMİ BİR GÜN ANLARSIN
Ümit Yaşar Oğuzcan
11 Mart 2009 Çarşamba
Yıkın Heykellerimi
Ey Milletim,
Ben, Mustafa Kemal'im…
Çağın gerisnde kaldıysa düşüncelerim,
Hala en hakiki mürşit, değilse ilim,
Kurusun damağım,dilim
Özür dilerim…
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…
Özgürlük hala en yüce değer değilse eğer,
Prangalı kalsın diyorsanız, köleler…
Unutun dediklerimi
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…
Yoksa, çağdaş medeniyetin bir anlamı,
Ortaçağa taşımak istiyorsanız zamanı,
Baştacı ediyorsanız sanatın içine tüküren adamı…
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi
Yetmediyse acısı, şiddetin, savaşın
Anlamı kalmadıysa yurtta sulh, dünyada barışın
Eğer varsa ödülü, silahlanmayla yarışın
Unutun dediklerimi
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi
Özlediyseniz fesi, peçeyi
Aydınlığa yeğliyorsanız, kara geceyi
Hala medet umuyorsanız şıhtan, şeyhten, dervişten
Şifa buluyorsanız, muskadan, üfürükçüden…
Unutun dediklerimi
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi
Eşit olmasın diyorsanız, kadınla erkek…
Kara çarşafa girsin diyorsanız, yobazın gazabından ürkerek…
Diyorsanız ki, okumasın kadınımız, kızımız;
Budur bizim alın yazımız…
Unutun dediklerimi
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi
Fazla geldiyse size, Hürriyet, Cumhuriyet…
Özlemini çekiyorsanız, saltanatın, sultanın…
Hala önemini almadıysanız , millet olmanın…
Kul olun, ümmet kalın, fetvasını bekleyin Şeyhülislamın…
Unutun dediklerimi
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi
RAHAT BIRAKIN BENİ
Süleyman Apaydın
12 Şubat 2009 Perşembe
Kalbim
Kalbim
Sevgilim benim çok özledim
Her zaman gitmek istediğim tatil yerleri gibisin
Dergi sayfalarında hiç gidemediğim
Bu bir masal, başı iyi mutlu sonlu
Senle ben batı doğu ama dünya yuvarlak
Kalbim ellerim kadar küçük değil
Kalbim ellerim kadar küçük değil
En çok sevdiğim şarkısın herkesten çok sevildin
Sevgilim benim çok özledim
Ben küçük bir kartal heyecanlı kanatlarım tahtadandı
Hepsi kırıldı yapıştırdım
Bu bir masal başı iyi mutlu sonlu
Senle ben batı doğu ama dünya yuvarlak
Kalbim ellerim kadar küçük değil
Kalbim ellerim kadar küçük değil